DEĞİŞİME HAZIR MISINIZ?
Less is more. Türkçe’de tam karşılığı ‘az daha çoktur.’ Peki ama nasıl?
Yazımızın devamında minimalizm yerine sadecilik kullanmayı tercih edeceğim. Sadecilik nedir? Nasıl sade bir hayatı tercih edebiliriz? Neden sadeleşmeliyiz? Öncelikle sade olmak ile basit olmayı birbirine karıştırmamamız gerekiyor. Basit kelimesi özensizliği akla getirirken, sade dediğimiz zaman bir istekle/arzuyla o hale gelmiş, yalınlaştırılmış, tercih edilmiş hissi sizde de oluşmuyor mu?
Özellikle batıda ciddi bir akıma dönüşen bu akımın öncülerinden iki arkadaşın hikayesini anlatacağım size. İki yakın arkadaş olan Joshua Fields Millburn ve Ryan Nicodemus; 2009 yılında hayatlarını, özgürlük alanlarını ve geleceklerini sorgulamaya başladılar. Joshua’nın annesinin ölümü ve hemen ardından biten evliliği; ‘ne için yaşıyoruz?’ diye sormasına neden olmuştu. Annesinden kalan eşyaları düzenlerken ve kendisi için de yeni bir başlangıç yaparken, bir insanın bu kadar eşyaya ihtiyacı olamayacağını düşündü. Aynı anlarda Ryan, şirketindeki satış departmanına 5 yaşındaki çocuklara cep telefonu pazarlamanın inceliklerini anlatıyordu. O toplantıdan çıktığı zaman bir şeylerin yanlış olduğunu, 5 yaşındaki hiçbir çocuğun cep telefonuna, tablete, bilgisayara ihtiyacı olmadığını düşündü. Ama o her gün anne-babalara tam tersini anlatıyordu. Onları ikna ederek binlerce dolar kazanıyor ama bir yerlerde içi rahat etmiyordu. Ve bir gün yapmak istediğinin bu olmadığına karar verdi. Ve iki arkadaş hayatlarının kontrolünü ellerine almaya karar verdiler. Bu kararın tüm dünyada yankı uyandıracağını hiç düşünmemişlerdi.. Oysa şu anda kitapları bir çok dile çevrildi, belgeselleri çekildi ve minimalist yaşam seminerleri vermeye devam ediyorlar.
NASIL SADELEŞEBİLİRİZ?
Yapılan bir araştırmaya göre; 4 kişilik bir aile 100 metrekare evlerinin sadece 60 metrekaresini sürekli ve işlevsel bir şekilde kullanıyor. Bu alanlar da genellikle mutfak, banyo, yatak odası, koridorlar ve oturma odası. Geriye ne kaldı değil mi? Araştırmanın ikinci aşaması ise bu alanların ne kadarını efektif kullandığımızla ilgili. Örneğin; oturma odanızdaki yemek masasını yılda kaç kez kullanıyorsunuz? Çoğumuz iş sonrası hızlı bir yemek yemeğe ve akşamı değerlendirmeye odaklandığımız için, mutfak masası kullanıyoruz. Ancak bir misafirimiz gelecekse o masayı hazırlıyoruz. Koltuklarımızın hepsinde oturuyor muyuz? Elbette hayır. Yine ancak evde kalabalık olacaksak her bir koltuk o günkü işlevini yerine getiriyor ve sonra yine kendi köşesinde durmaya devam ediyor. Sürekli misafirleri olan kalabalık bir ev iseniz sözüm yok ancak; ayda 1 kez belki kullanılacak bir masa ve koltuğa gerçekten ihtiyacınız var mı? Bu iki eşya evinizden çıksa, hayatınızdan hangi konfor eksilir?
Bir sonraki yazımda hayatımızı sadeleştirirken neleri göz önünde bulundurmamız gerektiğinin ipuçlarını anlatacağım. O güne kadar sevgiyle kalın 🙂