Probiyotik kelimesi Yunancadaki pro+biyo kelimelerinin birleşmesinden oluşur ve dilimizdeki tam karşılığı ‘yaşam için’ dir. Peki kimdir bu probiyotikler/prebiyotikler ? Son yıllarda neden bu kadar önemli oldular? Neden alacağımız her yiyeceğin içinde bu bakterileri arıyoruz? Biz bakterilerden kurtulmak için ellerimizi vücudumuzu anti bakteriyel jellerle sabunlarla yıkarken kimdir bunlar ve mutfaklarımızı nasıl ele geçirdiler? Daha ne kadar ileri gidebilirler? Bu yazımızda tüm bu soruların cevaplarını bulacağız.
Probiyotikler; yaşayan ve bağırsak florasında (yapısında) doğal olarak bulunan bakterilerdir. Bakteri denilince hepimizin aklına negatif düşünceler gelse de, ezber bozmanın vakti çoktan geldi. Bağışıklığımızı güçlendiren, bağırsak floramızın %85’ini oluşturan dostlarımızı korumak ve dengeli bir şekilde yaşamalarını sağlamak için öncelikle sağlıklı beslenmeliyiz. Fakat günümüz sanayi toplumunda sağlıklı beslenmek ne derece mümkün? Bu tartışmaya açık konuyu bir başka yazımıza bırakıp sevgili dostlarımız probiyotiklerimizi başlıca hangi gıdalardan alabileceğimize bakalım;
- Ev yapımı yoğurt
- Kefir
- Turşu ( özellikle lahana ve salatalık )
- Kombu çayı
- Bitter çikolata
Yukarıda bahsettiğimiz besinleri günlük rutinimize eklediğimiz takdirde
- İshal ve kabızlık oluşumunu önlenmeye
- Şişkinlik ve hazımsızlık problemlerinin azalmasına
- Mide ve bağırsak enfeksiyonlarının engellenmesine
- Vücuttaki kronik yaraların iyileşme süresini kısaltmaya
- Egzama ve mantar gibi deri rahatsızlıklarının görülme sıklığını azaltmaya yardımcı olur.
Belki de en çok karıştırılan prebiyotik ve probiyotiklerin farkı nedir? Basit bir tanım yapmak gerekirse; probiyotikler canlıdır ve ağızdan aldıktan sonra mideden geçip bağırsaklara yerleşirken, kat ettiği uzun yolculukta kayıplar yaşar ve sayıca azalır. Prebiyotikler ise; bağırsak florasına ulaşana kadar yapısında hiçbir değişim yaşamaz. Bağırsak enzimleri ile fermente olurlar ve probiyotiklerin beslenmesini üstlenirler. Peki bu süper güçleri nerelerden bulabiliriz?
- Yer elması – Soğan – Sarımsak – Bamya – Kereviz – Enginar
- Kırmızı ve Yeşil Mercimek – Nohut – Mercimek – Yulaf – Kara Buğday – Arpa
- Çiğ Badem – Ceviz – Keten Tohumu Fındık
- Elma – Üzüm – Muz – Kuş konmaz
Özetle; prebiyotikleri beslenmemize ne kadar dahil edersek, probiyotiklerimiz o derece sağlıklı ve güçlü olurlar. Bu da bize dengelenmiş ve düzenli çalışan bir metabolizma olarak geri döner.